Tellal nedir
Tellal neydi, ne yapardı ? Kasaba meydanında, Cuma günleri Pazar kurulurdu. Köylüler pazara satmak üzere tezek, odun, eşkın, yemlik, yoğurt, inek, öküz, tavuk, dana, horoz, yumurta gibi canlı ve cansız köy ürünlerinden ihtiyaç fazlası mal ve ürününü nakde çevirmek üzere, pazara satmaya götürürdü.
Ürünlerinin kalitesini ve fiyatını kasabalıya veya ihtiyaç sahiplerine, ancak tellal aracılığıyla duyurabiliyordu.
Ürününü bir tellal aracılığı ile satanlar, daha önce ve daha iyi bir fiyatla satıp giderlerken; tellal'a vermeyip kendisi satmaya çalışanlar ise satmaktan zorlanır ve sonunda onlar da tellal aracılığıyla satmak zorunda kalıyorlardı.
Tellal'arın bağırıp çağırışmaları, hala kulağımda. Cuma pazarında, tellalların sesleri birbirine karışıyordu. Pazarın bir başında tella, tavuğa gel tavuğa, pazarın diğer köşesinde horoza gel, horoza bu horoz bir mahalleye yeter. Pazarın başka bir köşesinde, ineğe bak ineğe, bir başka tarafta, boğaya gel boğaya, boğa burada. Diğer bir taraftan, eşege bak, eşek burada, eşek burada. Diğer tellal, deve'ye bak deveye, başka biri oduna baka oduna diye bağırır çağırır pazara gelen malları satarlardı.
Tellal böylece, köylünün ineğini, boğasını, tavuğunu, horozunu, odununu, tezeğini, yumurtasını, eşegini ve devesini satmasına aracılık yapardı. Bunun karşılığında ise bir komisyon alırlardı. Şimdi devlet bunu bir belledi ya bir daha yakasını bırakmadı tellal aşağı, tellal yukarı deyip durdu.
Oysa günümüzdeki emlakçı ne tavuk, ne horoz, ne inek, ne boğa, ne eşek, ne deve, ne de odun satana aracılık yapıyor. Buna rağmen halk emlakçı diyor, ama devlet bir kez bellemiş, illada tellal, illada tellal
Günümüz insanı büyük şehirlerde yaşıyor; dolayısıyla gayrimenkulünü kulaktan kulağa fısıldama yöntemi ile satamayacağını bilir,Tellal aracılığı ile satamayacağını da bilir. Bu işi meslek edinmiş bir emlakçıya gider ve emlakçı gayrimenkulü gider, yerinde görür, inceler resimlerini çeker. Mahallesini, Caddesini, Ulaşım, okul, alışveriş merkezleri, diğer sosyal ve kültürel tesis ve mahalle yapılaşmasını hatta mahallesnin gelecekte nasıl bir şekil alacağı ve hali hazırdaki imar uygulamalarını ve satılacak bağımsız bölümün ana yapısını, ana yapının ortak tesis ve durumunu, sonra bağımsız bölümün konum ve durumunu hatta binada oturan komşu profili gibi bir çok kriteri göz önünde bulundurarak bir analiz ve değerlendirme yapar ve satıcısına bir değerleme raporu hazırlayıp sunar.
Gayrimenkulün satılabileceği fiyatı satıcısına bildirir. Satıcısından gayrimenkul pazarlama yetkisi aldığı taktirde, derhal reklam çalışmalarını başlatır. Gayrimenkulün durumuna göre reklam afişleri, televizyon, radyo, gazete, internet gibi çağdaş tüm iletişim araçlarından ve imkanlardan yararlanarak gayrimenkule bir alıcı yada kiracı çıkana kadar, reklam ve duyurusunu en iyi bir şekilde sürdürür.
Gayrimenkule bir alıcı veya kiracı çıktığında alıcı ve satıcı arasındaki anlaşmayı sağlar ve hukuka uygun bir şekilde satış sözleşmesi veya kontrat sözleşmesini tanzim ederek işi sonuçlandırır.
Emlakçı'nın misyonu; satıcı, alıcı, kiraya veren, ile kiracı arasında bir hakem olmaktır. Her iki tarafın da haklarını korur ve kollar. Her iki taraf arasındaki aktin yasalara uygun ve ileride her iki tarafı karşı karşıya getirmeyecek bir sözleşme ile sonuçlandırır.
Emlakçı ofisinde birden fazla bölüm, mutfak, temiz bir WC bulundurur. Ayrıca birden fazla masa, birden fazla bilgisayar, faks, tarayıcı, yazıcı, fotokopi ve tüm masalarda İnternet bağlantısının yanı sıra, ayrıca baz istasyonlar aracılığı ile verilmekte olan İnternet erişim ağı ( VIN ) bulundurur ve kullanır.
Emlakçı, her gün tıraş olur, kravat takar. Müşterisini kapıda samimi ve güler bir yüzle karşılar. Müşterisinin oturmasına yardımcı olur. Müşterisi oturmadan emlakçı asla oturmaz. Müşterisi ile kısa bir hasbi hal eder ve müşterisine mutlaka çay ve kahve ikram eder. Emlakçı müşterisine bir ikramda bulunamazsa rahat edemez huzursuz olur.
Müşteri gezip gördüğü gayrimenkulleri beğenmez veya yarı fiyat teklif eder ve almadan çıkıp giderse, emlakçı kesinlikle suratını asmaz ve müşterisi ile asla tartışmaya girmez, aksine müşterisini kapıdan güler bir yüzle karşıladığı gibi yine aynı şekilde güler bir yüzle saygılı bir şekilde kapıya kadar giderek kapıyı açar, hatta mümkünse arabasına kadar uğurlar, müşteri emlak almadı diye asla memnuniyetsiz bir ifade takınmaz.
Aynı müşteri defalarca gelip emlakçıyı gezdirip emlak almadan gitse bile, emlakçı'nın kesinlikle yüzünü asmaya hakkı yoktur. Güler yüzünü ve nezaketini ve saygısını asla elden bırakmaz, sonuçta müşteri emlak almak zorunda değildir.
Emlakçı müşterisini hiçbir zaman müşteri gibi görmez. Emlakçı müşterisini, evine gelen en çok sevdiği bir misafiri gibi karşılar, ağırlar ve öylece uğurlar. Müşteri emlakçı'nın en sevdiği bir misafiri, dostu olarak kabul eder. Ve öyle davranır.
Kaçmaz Emlak, merkez ve temsilcilerimiz müşterimizi böyle karşılıyor ve böyle ağırlıyor, böyle de uğurluyoruz. Müşteri sözde değil özde velinimettir.
968 kez okundu