Tapu Sicil Müdürlükleri'nin kredili satış işlemlerinde uyguladığı yöntem emlakçıları fena halde huzursuz etmektedir. Konut Kredisi kullanılan satış işlemlerinde, alım-satım harçları bankaya yatırıldıktan sonra, alıcı adına tescil yapılabilmesi için internet üzerinden Ankara Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nün onayına sunulmakta, Ankara'nın onayı yaklaşık bir-iki saat, bazen daha da uzun sürebilmektedir.
Ankara'dan onay alındıktan sonra bu defa da banka lehine konacak ipotek harçları kesilmekte ve tekrar bankaya gidilmektedir. daha sonra harçlar yatırılıp, makbuzlar işlemi yapan memura getirilir. Banka lehine ipotek işlemleri konduktan sonra krediyi almak üzere tekrar bankaya gidilir. Bu prosedür bazen ertesi güne kalabilir, eğer ertesi gün Cumartesi ise işlem Pazartesi gününe kalabilir. Dolayısıyla tüm kozlar alıcıya geçmiş olur.
Alıcı burada kötü niyetli davranabilir. Şöyle ki; arkadaş bu daire çok pahalı oldu, gel 20.000 bin lira indirim yap diyebileceği gibi, muvazaalı bir alacaklısı da çıkar, bankadan önce bu konuta haciz koyabilir. Hatta alıcımız sırra kadem basabilir, aynı zamanda çok dürüstte çıkabilir. Ancak prosedür hazretlerinin işi gereksiz yere uzatmasından dolayı sürüncemedeki işlemleri yürütürken, tapuya varamadan hakkın rahmetine de varabilir.
Bu tür olasılıkların olmayacağını tapu kadastro garanti edebilir mi ? Oysa ki satıcı acil nakit ihtiyacı olduğu için gayrimenkulünü satmıştır. Böyle bir durumda satıcımız bu parayı kaç günde, kaç haftada veya kaç ayda, hangi şartlarda, kimden ve nasıl tahsil edecektir ? Kadastro, orası beni ilgilendirmez diyemez. Çünkü Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, amacı bu olmasa da her türlü suistimale ve kötü niyetli davranışa zemin hazırlamıştır. Kadastro böylesine emsalsiz sorunlar yaratabildiğine göre, isterse tam tersine emsalsiz çözümlerde yaratabilir. efendim sistem böyle, yapılacak bir şey yok diye bir şey yoktur. Her şeyin çözümü mümkündür.
Yazılımla yapılamayacak bir şey yoktur. Elin adamı yazılım yapıyor, makineye yüklüyor, bu makineyi al götür bilmem kaç yüz bin kilometre ötedeki şu gezegenin, uydunun şu noktasına indir, oradan bana taş, toprak numuneleri topla, al ve getir diyor ve yazılım istenileni harfiyen yerine getiriyor. Demek ki yazılımla yapılamayacak bir şey yoktur. Yeter ki işi yaptıran ne yaptıracağının bilincinde olsun, yeter ki yazılımcı amatör değil profesyonel olsun, hemen her şey mümkündür.
Ne tesadüf ki, yukarıdaki yazıyı ilgili mercilere göndereceğimiz sırada sanki kanıt olsun diye şu olay yaşanmaz mı !
29.01.2008 tarihinde Kartal Tapu Sicil Müdürlüğü'nde Konut Kredisi kullanılarak şöyle bir satış gerçekleşmiştir.
Alıcı birkaç gün önce emlakçıdan gezip gördüğü daireyi almak üzere kaparo verir ve ardından kredi başvurusu yaptığı bankanın eksperi gelir, kredi onaylanır. Emlakçı, Bursa'da oturan satıcısını arar, dairenize kaparo aldım, banka konut kredisi de hazır. Yarın satışa gelebilir misiniz ?. Hatta kimlik bilgilerinizi fakslayın ki şlemlerinizi bir gün önceden başlatalım. Çünkü kredili satışlarda yeni başlatılan bir uygulamadan dolayı işlemler bir gün içinde bitmeyebilir der.
Satıcı kimlik bilgilerini fakslar, emlakçı bir gün önceden işlemleri tapuya verir ve ertesi gün sabah erkenden satıcı Bursa'dan gelir. Emlakçı bankanın avukatını arar, Avukat benim sizinle gelmeme gerek yok çünkü siz satış işlemlerini yaptıktan sonra ben ipotek koyabiliyorum. Onun için siz gidin satışınızı yapın, beni ondan sonra çağırın.
Emlakçı, alıcı ve satıcı üçü birlikte tapuya gider, satış işlemleri yapılır, alıcı kuruş vermeden tapusunu cebine koyduktan sonra, bankanın avukatı gelir, banka lehine ipotek koyacak ve sonra da bankaya gidilerek kredi alınıp satıcıya verilecektir. Ancak avukat,
bu işlem olmamış, dolayısıyla ipotek koyamam deyince emlakçı,alıcı ve satıcı koro halinde, nesi olmamış deyince avukat; alıcıya elindeki ipotek belgesini gösterir, bakın banka, kefilinizin bu daireye ortak olmasını istemiş, yani satışın ikinizin adına tescil edilmesi gerekiyor der.
Alıcı, hayır bana böyle bir şey demediler"der ve apar topar bankaya giderler. Bankanın ilgili memuru, alıcıya, Ben size kefiliniz daireye ortak olması halinde size kredi verebiliriz dedim der. Alıcı, hayır demediniz diye tartışmaya başlaya dursun, satıcı, Ben Bursa'da oturuyorum, iş yerimden zar zor izin alıp geldim. Zamanım yok, siz paramı verin, ben gideyim der. Banka, maalesef kefiliniz bu daireye ortak olmadığı sürece kredi vermemiz mümkün değildir der. Alıcı ikna edilir. Kefil daireye ortak olacak, yeniden satış yapılacak, ancak bu sefer de yeniden alım satım harçları söz konusu olmaktadır. Alıcı, Ben vermem, zaten paramda yok der. Satıcı, ben zaten daireyi ucuz sattım. Birde alım satım harcı ödeyemem der. Kabak, emlakçının başına patlar ve alım satımı harçlarını emlakçı üstlenmek zorunda kalır. Bu arada tapu dairesi kapanmış işlem yarına kalır.
Satıcının o an ki yüz ifadesi ve üzüntüsünü kelimelerle ifade etmek mümkün değildir. Emlakçı satıcısını teselli etmeye ve güvence vermeye çalışır; fakat nafile, satıcı, Allah korusun. Bu alıcının başına bir şeyin gelmeyeceğini kim garanti edebilir? Öyle bir durumda ben alacağımı nasıl ispat ederim, kaç ayda, kaç yılda alabilirim?" Emlakçı satıcısına bir sözleşme yapar, satışı yarın yapar, parayı banka hesabına yatırma garantisi verir. Aksi halde paranı ben vereceğim" der, müşteri çaresiz inanır ve bankaya giderler. Banka, ertesi gün kefil olan şahısa, satış yapıldığı ve ipotek konduğu taktirde parayı satıcının hesabına yatırma sözü verir, bunun üzerine satıcı otobüsüne biner, Bursa'ya döner. Ertesi gün, alıcı işyerinden izin alamaz, diğer gün de kefili satışa gelemez derken satış uzar ve para satıcının hesabına ancak 4 gün sonra yatar.
Çözüm: Tapu Tescil ve ipotek işlemleri aynı anda ve hatta aynı kart üzerinden yapılmış olsa bu sıkıntıların hiçbiri yaşanmayacaktır. Bu sektörün bir üyesi olarak bu tip problemlerin, hiç de haketmediği ve kendisinden de kaynaklanmadığı halde emlakçılık sektörüne zarar vereceğini düşünüyor, bunu dikkatlerinize sunuyor ve çözüm bekliyoruz.
Saygılarımızla
