Ağa ve Maraba ilişkileri

15 Mayıs 2013 Çarşamba 20526 kişi okudu.
Ağa, köylerde büyük toprak ve arazi sahiplerine verilen bir ünvan, bir sıfattır. Ağalar, sahip oldukları bu büyük arazilerin ekilmesi, biçilmesi, işlenmesi işini ortakçı veya maraba diye tanımlanan kişiler, aileler aracılığı ile yürütürlerdi.


Ağa, ortakçıya, köyde oturacak ev verir, tarla verir, çayır verir ve ekilecek tohum verirdi. Ortakçı ağadan aldığı tohumu tarlaya ekerdi. Ayrıca ortakçı ilk bahar mevsiminde, çayırlara koruk diker, yani taşlarla işaret koyardı. Burası çayırdır, bu alana malın, davarın sokulması, otlatılması yasak ve korumaya alınmış anlamına gelirdi. Dolayısıyla hiç kimse çayıra malını, davarını salmaz ve yasağa kesinlikle herkes uyardı.    

Koruğa alınmış çayırın otları, bir iki ay içerisinde büyür gelişir ve biçme zamanı geldiğnde ortakçı, çayırları biçer, ot bağları yapılırdı. Sonra ağa davet edilir, ağa gelip otları kontrol eder ve ot bağları yarı yarıya bölüşülürdü. Tarla için de durum aynıydı. Tarla biçme zamanı ortakçı tarlaları biçer, biçilen ürüne sap denir sapları, harmana taşırdı. Harman, 10 m. çapında ve daire biçiminde bir alandır. Bir yerin harman olabilmesi için tabanı, sulandırılarak çamur haline getirilir ve bu çamur tutucu olsun diye de yeterince saman serpiştirilirdi. Çalılardan ve ağaç dallarından yapılmış tapan adı verilen bu ilkel alet, öküz veya atın arkasına bağlanır ve tapanın üzerinede bir kişi çıkardı; çamurlu alanı dairesle bir şekilde sürer, tapanlardı. Sonra bu yer kurumaya yüz tutunca taştan yapılmış silindirle üzerinden geçilerek iyice sıkıştırılmış, tozdan, topraktan kurtarılmış, bu sert ve pürüzsüz alana harman denirdi.   

Tarlada biçilmiş saplar, bu harmana getirilip yayılır ve gem denen tahtadan yapılmış yaklaşık 1 m. eninde, 2 m. boyunda ve baş tarafı 15 derece yukarı doğru eğimli olan bu harman sürme ve sap öğütme aracına Gem denirdi. Gemin alt yüzeyine, sert taşlar çakılarak dişli bir yüzey oluşturulurdu. Bu dişli yüzey sapların üzerine gelecek şekilde yatırılır ve bu gem öküz veya atların arkasına koşularak üzerinede bir kişi çıkar ve dairesel bir şekilde sapların  üzerinden öküzler veye atlar tarafından çekilerek, harman sürülürdü. Bu sürme esnasında saplar parçalanır, buğday taneleri de başaklardan ayrılırdı. Saplar, zaman zaman aktarılır, yani harman alt üst edilir saplar iyice ufalır 3-5 cm. boyutlarına gelene kadar, gem sürülmeye devam edilirdi. Harmandaki sapın çokluğuna göre bu sürme işlemi bir kaç gün sürebilirdi.

Saplar ufalıp iyice saman haline getirilene ve rüzgardan savrulacak hale gelene kadar harman sürülürdü. Kıvamına gelen harman, toplanır ve tığ yapılırdı. Yani saman haline getirilmiş harmandaki ürün, harmanın orta yerinde, 6-7 m. uzunluğunda, 1,5 -2 m. yüksekliğinde tığ yapılırdı. Sonra tığın üzerine çıkılarak yaba ile buğday karışımlı bu saman, rüzgarın geldiği yöne doğru ve yukarıya havaya savrulurdu. Savrulan saman hafif olduğundan rüzgarın etkisiyle savrulur, uçar tığın daha ötesine düşer, buğday ağır olduğundan yere inerdi. Yani tığın üzerine düşerdi ve buğday samandan doğal bir şekilde ayrılmış olurdu. Savrularak samandan ayrılmış olan bu buğday ayrıca bir kerede elekten geçirilmek suretiyle elenir ve en ufak bir saman tanesi kalmazdı. Bu işlemler devam edilirken ağaya haber verilirdi. Ağa gelir harmandaki buğdayı ve samanı kontrol ettikten sonra, saman ve buğday yarı yarıya bölüşülürdü. Ağa ile ortakçı, ilişkileri ve hukuku bu şekilde sürer giderdi.

Ağalar, hakkında her ne kadar olumsuz hikayeler anlatılmış olsada, biz sevgili Ağamız Ahmet Karahan'dan hep aşağıda tanımlamaya çalıştığımız yaklaşımları gördük. Ahmet Karahan, ağamız hiç bir zaman ne çayırdaki otu kontrole gelirdi, nede harmandaki buğdayı ve samanı kontrole gelmezdi. ''Memet Gardaş sen benim gardaşımsın''   ''kontrol kelimesini duymak istemiyorum. Sen nasıl yapılacağını biliyorusun biz gardaşız''  derdi.

Ahmet Karahan, dava vekilliği yapardı ve çok kültürlü, aynı zamanda türkçeyi de çok güzel konuşan bir insandı. Köye geldiğinde köylülerle onların aksanıyla konuşmayı severdi, köylülerde onu çok severdi. Yanında çalıştırdığı insanlara böylesine güvenen ve onları onore eden böyle bir işvereni çok az gördüm. Onu hiç unutmayacağız, ruhu şadolsun, mekanı cennet olsun.

Ağa , Büyük kardeştir, Ağabeyidir, Abidir, Ağa idarecidir, Ağa idare edendir, Ağa yöneticidir, Ağa yönetendir, Ağa yönetmendir, Ağa koruyandır, Ağa Kollayandır, Ağa güvenilendir, Ağa güven duyulandır, Ağa itimat edilendir, Ağa dar günün insanıdır, Ağa dara düştüğünde ilk akla gelendir, Ağa dosttur, Ağa sevendir, Ağa sevilendir, Ağa iş verendir, Ağa Aş verendir. Ağa saygındır, Ağa saygınlıktır, Ağa saygın olandır, Ağa yanında çalışanı koruyandır, Ağa yanında çalışana güvenendir, Ağalık öyle kolay bir şeydeğilir. Ağa, Ahmet Karahan Ağa gibi olandır...

Ahmet Karahan, böyle bir Ağaydı >> Ahmet Karahan Kimdir ? 

Selçuk Karahan, baba kültürünü sürdürüyor >> Selçuk Karahan

Ağa ve Maraba ilişkileri